Ben her cinayetimde önce kendimi öldürürüm. Kaza süsü vermem hiçbir şeye, yaptığımı belli eder, iz bırakırım. Çünkü benim cinayetlerimde acı vardır, hüzün vardır ve ölüm gerçek bir ölüm değildir. Bir terk edişin bıraktığı sonsuz karanlıktır bu. İçine işler, yüzünü kemirir, vücudunu çürütür. Sende seni sen yapan şeyi alıp gider benim cinayetim; ama ben sandığından masum bir katilim.
Acıma duygum vardır. O yüzden hep bir anda çekip giderim. Aylar süren bir cinayeti arzulamışlığım çoktur; ancak bir cinayeti çok kişiyle işleyemem. Başka bir bedende kaybolurken seni öldürmeyi arzulamak yanlış gelir, aldatamam bir başkasının kanıyla seni. Bu benim için bir iştir çünkü. Seni öldürmekse bir zevk, sonu gelmeyen bir sevişme gibidir. Gidip gelişlerim ölümedir senleyken, o son ansa arkamı dönmeden ve ağladığını bilerek yürürken yaşarım. Benim boşalmam, senin gözyaşların, senin kendinden geçmiş yalnız ve ölümlü çığlıklarındır.
Ellerini tuttuğum tüm kadınları öldürmem gerekecek, üzgünüm seni de. Bırakmamalıydınız o eli. Bir sarmaşık gibi sarmalasaydınız bedenimi, işte o zaman affedebilirdim sizi; ama olmadı. Başaramadınız. Jiletin keskin yüzü sana denk geldi, kesmeyen yüzü bana. Hayat adil değildir; ama ölüm adildir.
0 yorum:
Yorum Gönder